06 Ekim 2025 17:05

İstanbul Ataşehir Zübeyde Hanım Hizmet İçi Eğitim Enstitüsü ve Akşam Sanat Okulunda düzenlenen programda konuşan Yelkenci, projenin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile tam uyumlu olduğunu ifade ederek, "Bugün burada, İstanbul'da, sadece bir çalıştayın değil, Türkçemizin geleceğini inşa eden bir vizyonun ikinci büyük durağındayız. Öğrencilerin Söz Varlığının Tespiti, Geliştirilmesi ve İzlenmesi Projesi, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin dil, kültür ve değerler ayağında yer alan en stratejik girişimdir çünkü biz, kelimelerin gücüyle geleceği kuruyoruz. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile tam uyum proje, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin beceriler çerçevesini ve 'erdem-değer-eylem' çerçevesi yaklaşımını somutlaştıran bir uygulamadır. Her kavram, düşünme becerileriyle ilişkilidir ve her kelime, bir değerle ilişkilendirilmekte; adalet, saygı, merhamet, sorumluluk ve vatanseverlik gibi değerler dil eğitiminde güçlü şekilde yerini almaktadır. Bu çalışma, Türkiye Yüzyılı'nın maarif vizyonunda insanı kendini kavramlarla inşa etme çabasıdır." dedi. 
 
Dilin bir milletin hem hafızası hem de kimliği olduğunu söyleyen Yelkenci, "Türkçemizi korumak, onu zenginleştirmek ve çocuklarımızın hayatına canlı bir değer olarak taşımak; geçmişimize borcumuz, geleceğe karşı sorumluluğumuzdur. Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanımızın 'Türkçemizi korumak ve zenginleştirmek için verdiğimiz mücadele esasında bir millî mücadeledir.' sözü, bu projenin ruhunu yansıtmaktadır. Bilimle Güçlenen Bir Dil Seferberliği projemiz 22 Nisan 2024'te Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı koordinasyonunda başlatılmış ve Millî Eğitim Bakanlığının 15 biriminin aktif katkısıyla yürütülmektedir. Türk Dil Kurumu, TÜBİTAK, ÖSYM, Yunus Emre Enstitüsü, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü ve çok sayıda üniversite bu projenin bilimsel ortaklarıdır. Proje üç yıllık bir takvimle yürütülmekte, 18 iş paketi kapsamında bilimsel araştırma, teknolojik geliştirme ve eğitimsel uygulamaları birleştirmektedir." ifadelerini kullandı. 
 
Yelkenci, projenin teknolojik altyapısına değinerek "Bu projenin teknolojik kalbini, Bakanlığımız tarafından geliştirilen Yapay Zekâ Destekli Doğal Dil İşleme Modeli oluşturmaktadır." dedi. Modelin, her metni anlam alanı, sözcük türü, yaş uygunluğu ve kavramsal derinlik bakımından analiz ettiğini belirten Bakan Yardımcısı, "Bu sistem sayesinde artık her kelimenin 'anlam izi' takip edilebiliyor." değerlendirmesinde bulundu.  
 
Bakan Yardımcısı Yelkenci, öğrencilerin söz varlığına yönelik çalışmaların artık teknolojinin gücüyle, insanın anlam rehberliğini buluşturan yeni bir modelle yürütüldüğünü belirterek, "Projede farklı branşlardan 131 öğretmenimiz görev yapıyor. Bu öğretmenlerimiz veri etiketleme ve doğrulama süreçlerinde aktif rol alarak projenin bilimsel güvenilirliğini ve pedagojik doğruluğunu güçlendiriyor." dedi. Ayrıca projede yer alan akademisyenler, dilbilimciler, eğitim teknolojisi uzmanları ve ölçme-değerlendirme araştırmacılarının yapay zekâ modelinin eğitilmesi ve sonuçlarının yorumlanmasında doğrudan etkili olduğunu ifade eden Yelkenci, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Yapay Zekâ Destekli Söz Varlığı Projesi, yalnızca bir teknoloji uygulaması değil; öğretmen, akademisyen ve yapay zekâ arasında kurulan dinamik bir iş birliği modelidir. Burada üretilen her veri, insan bilgisinin rehberliğinde anlam kazanmakta, teknoloji ise Türkçenin inceliklerini çözümleyen bir yardımcı zekâ işlevi görmektedir."
 
Projenin Amacı
Bu proje, öğrencilerin yaş ve sınıf düzeylerine uygun kelime, kavram, deyim ve atasözlerini bilimsel yöntemlerle tespit etmeyi; Türkçenin doğru, etkili ve işlevsel kullanımını desteklemeyi; ders kitapları ile eğitim materyallerini söz varlığı bakımından zenginleştirmeyi ve değer temelli dil öğretimini yaygınlaştırmayı amaçlamaktadır. Temel hedef, öğrencilerin yalnızca kelimeleri bilmesi değil; kelimelerle düşünebilmesi, anlam kurabilmesi ve kültürünü ifade edebilmesidir. 
 
Proje kapsamında Türkiye'de eğitim alanında ilk kez öğrencilerin yazılı, sözlü ve dijital dil kullanımlarını, öğretim materyallerini, çocuk edebiyatı eserlerini ve sınav metinlerini kapsayan bütüncül bir Türkçe Öğrenci Söz Varlığı Derlemi oluşturulmaktadır.
 
Bu derlem; 7 binden fazla ders kitabı, 11 binden fazla çocuk edebiyatı eseri, TRT Çocuk video arşivlerinin metinleri, çocuk tiyatrosu metinleri, EBA platformundaki ders anlatım videoları, YKS-LGS-Bursluluk sınav metinleri, kamu kurumlarının yayımladığı çocuk dergileri, atasözleri, deyimler, bilim terimleri ve kültür kavramları veri tabanları, dijital içerikler ile ulusal düzeyde yapılan "Dört Beceride Türkçe Dil Sınavı" ve ABİDE uygulamalarındaki öğrenci yanıtlarını içeren çok kaynaklı bir veri bileşeninden oluşmaktadır.
 
Bu çalışmayla, Türkçenin eğitsel söz varlığı ilk kez kapsamlı biçimde ortaya konacak; dil öğretimi, müfredat geliştirme, öğretmen eğitimi ve içerik üretimi alanlarında bilimsel temelli veri desteği sağlanacaktır.
 
Bilimsel Veriye Dayalı Söz Varlığı Geliştirme Süreci
Altı gün boyunca sürecek çalıştayda bilim kurulu üyeleri, proje ekibi ve 131 öğretmen projeye ilişkin fikir alışverişinde bulunacak ve uygulamalı eğitimler alacak. Çalıştay kapsamında 5 bin atasözünün eğitsel sınıflandırması yapılarak değer eğitimi, ahlaki gelişim, toplumsal sorumluluk, bilişsel öğrenme ve duygusal farkındalık gibi kategoriler altında etiketlenecek. Ayrıca 7 bin ders kitabının üst veri kontrolü ve görsel etiketlemesi tamamlanacak, 2 bin 700 ders kitabında yer alan deyim ve bilim terimlerinin etiketleme sürecine başlanacak. 
 
Öğretmenler, çalıştay sonrasında görev yerlerinde bu etiketleme çalışmalarını sürdürecek. Elde edilen akademik veriler, Millî Eğitim Bakanlığının politika dokümanlarına yansıtılacak. Öğrencilerin yaş, biliş ve dil gelişim düzeylerine uygun söz varlığı listeleri müfredat geliştirme, ders kitabı yazımı, öğretmen eğitimi ve ölçme-değerlendirme süreçlerinde kullanılacak. Bu listeler, çocuk edebiyatı alanındaki yazarlar ve yayınevleri başta olmak üzere çocuklara yönelik içerik üreten tüm kişi ve kurumların kullanımına da açılacak. Böylece öğretmenler, "Bu kelime hangi yaşta, hangi değerle öğretilmeli?" sorusuna bilimsel verilere dayalı yanıt bulabilecek.

İlgili Fotoğraflar