KISA SÖZLÜ DÜŞÜNCELER(*)

Vecize dediğimiz kısa sözlü düşüncelere çok eskiden şark ve garb edebiyatlarında, yüksek sınıfta ve halk arasında tesadüf edilir. Régismanset, L. Cario'nun tertip ettikleri La Pensée Française isimli kitapta Fransa'da maksim yazmış yüz altmış bir edip ismi yazılıdır.

Bilhassa XVII. Asırda La Rochfoucauld'nun Maxsime'leri, kendinden öncekileri gölgede bırakacak bir ün kazanmıştı. Bu maksimler, muharririn hayatında, 1665 ile 1678 tarihleri arasında beş defa basılmıştı. Bunlarda 504 vecize vardı.

Bizim eski edebiyatımızda bu yola heves eden olmamış gibidir. Esasen o zaman güzel söz, behemehal manzum olur kanaati vardı. Bizde, yakın zamanlar edebiyatında bu vadide adını duyuran Cenap Şehabeddin olmuştur. Onun (Tirkyaki sözleri)ni bilmeyen, edebiyatı sevenler arasında yok gibidir.

Frenklerin Aphorisme adını verdikleri bu kısa sözlü düşünceler; şahsî görüşleri, okuyup araştırma sırasında zihne birden gelen düşünceleri az kelime ile zaptettiği için bir nevi bilmece hissini verirler. Tiryaki sözlerini okurken

"Beni korkutan, öldükten sonra cehenneme gitmek değil; hiçbir yere gitmemektir."

"Dünkü fikir küflü, yarınki fikir hamdır; bugünün adamına bugünün fikri yarar."

"Köpeğe gem vurma, kendisini at sanır."

gibi vecizeler, zevkli bir araştırma duygusuyla dimağımızı yeni kımıldamalara sevkeder.

Bu başlangıç, bir çekingenliliğin uzattığı sözlerdir. Çünkü ben de böyle kısa sözle bazı düşüncelerimi ifade etmeye teşebbüs etmiştim. Bunları, ararlarına bazen pek uzun zamanlar girerek, yazarım. Burada size onlardan birkaçını takdim edeceğim.

1
"Yeni bir söz söyledim" diyen, sözlerin en eskisini tekrarlamış olur. Fakat, ne yazık ki hakikatleri tekrara, hafızamızdan çok idrakimiz muhtaçtır.

2
"Hayır!" demesini bilmeyenin, "Evet!"ine kulak asmamalı.

3
Hakikat, arayan için vardır. Bulunmuş bir hakikatten bilmeyerek istifade edenler, havayı mevcudiyetinden habersizce teneffüs edenlere benzer. Hava onlar için var sayılabilir mi?

4
Şiir, hakikatin silûetidir.

5
En büyük şair, şiirlerini tahlile en az imkan verendir.

6
Bizde dört sınıf halk vardır:
Okuyup yazamayanlar,
Okuyup yazanlar,
Okumayıp yazanlar,
Okuyamayıp yazanlar.

Bunlardan birincisi en az zararlı, dördüncüsü ise en çok tehlikeli olanıdır.

7
En büyük cesaret, kendine hücum edebilmektir.

8
Dünyayı kafanıza sığdırmak istiyorsanız gözlerinizi kapayınız. Çünkü insan dimağı, yaratılmışların hepsinden büyük, yalnız yaratandan küçüktür. Ondan başka herşey oraya sığar.

9
Yaşamak, bastığmız toprağı yemektir. Ölüm toprağın bizi yemeye başlamasıdır. Her ikisi de ne hazin bir tegaddi!..

10
İnziva, vicdanın kendi kendini uykudan uyandırmasıdır.

11
Ahlakını kendi yapmayan insan, fazilet iddia ederken biraz ihtiyatlı olsa çok iyi eder.

12
Kendini değiştirmeden başkalarıyla değişme dersi verenler, hocalığın en kötüsünü yapıyorlar demektir.

13
Birbiriyle çabuk bozuşanlar, ekseriyetle dostluklarına vaktinden önce ve lüzumundan fazla bir samimiyetle başlayanlardır.

14
Hataya nedamet, tamiri imkansızlığını anlamaktır.

15
En büyük fazilet, fazilet davasında bulunmaya ihtiyaç hissetmemektir.

16
Merhamet, kendimizdeki kusurlara başkalarında tessüf etmek, yahut kendimizde tamam olan şeylerin ileride uğrayabilecekleri zevale başkalarındaki noksanlarda ağlamaktır.

17
Sirke ile sinek, şerbetle aslan avlanmaz.

18
Susmak, söylemekten daha güzeldir derler. Güzel mi bilmem, fakat çok körler daha manalıdır.

19
İş yapan adamın çok söyleyecek vakti yoktur.

20
Bir Alman darbı meseli:
"Kanca olmak isteyenler, bükülmesini bilmelidir." Bir Türk atasözü:
"Demir tavında gerek."
Bu iki hikmeti birleştirebilenler, kendilerine verimli bir hayat düsturu çıkarırlar.

21
Köpekleşmekten en çok çekinmesi lazım gelenler, dünyaya cife diyenlerdir.

22
Bahar, kokuların senfonisidir.

23
Şiir, güzelliğin yaratılışı ve yaratılışın güzelliğidir.

24
Sanat, güzelliği yakalayabilmektir. Onun için sanatkar, alevi tutmak isteyen bir çocuğa benzer.

25
Allah, her varlığın nefesidir; içeri alınan, fakat dışarı verilmeyen bir nefes.

26
Büyük insan, mütevazı; küçük adam, mütebekkir olur. Bir dağa tırmanırken iki büklüm oluruz; yokuştan inerken başımız ne kadar dikleşir?!

27
Kibirlenmek, manen alçalmaktır.

28
İtikat, düşünce, yolu üstüne bağdaş kurmaktır.

29
Derler ki, işret, insanın ne olduğunu meydana çıkarır. Para, mevki, hatta fukaralığın bile sarhoşluk verdiğini unutmamalı.

30
Dehle çüşten çekinen, sürücülük etmemelidir.

31
Bir kurdun, kaç kuzu ettiğini riyaziye aminden öğrenemezsiniz. Böyle meselelerde hayat ilmine müracaat lazım.

32
Her varlık, hararetle pişkinlesin insanları olgunlaştıran ateş, ıztıraptır.

33
Medeniyet, tenbeli çalışkan eder. Halbuki konfor denilen şey, çalışanı dinlendireceğine tenbeli daha çok uyuşturur.

34
Avrupalının en büyük eserlerinden biri Hazreti İsa'dır.

35
Şiir, aşkın ilk hecesi; şair, onun kekemesidir.

36
Medeniyetlerin ömrü fertlerinkinden acaba daha mı uzun?... Turovanın üstünde ve altında kimbilir kaç şehir var; hatta en üstündeki bir harabe olmak şartıyla...

37
Gaye olması en tehlikeli vasıta, paradır.

38
Fesi çıkarıp şapka giymeyi sırf şeklî bir değişme sananlar, tırtılla kelebek arasında hayat farkı olmadığına inananlardır. Sürünmek nerde, uçmak nerde:!

39
Medeniyet, şüphesiz ki bir itiyatlar manzumesidir. Terakki ise itiyatları değiştirebilmek itiyadıdır.

40
Akıl, hislerin frenidir. Maharetli şoför, en süratli gidişlerinde bile arabasını ağaca çarptırmayandır. Kaplumbağanın frene ne ihtiyacı var?

41
Ölü, dün bizim gibi olana; diri, yarın onun gibi olacağa derler.

42
Ölüm olmasa medeniyet olmazdı. Var olmak cehti, yok olmak kaygısından doğmuştur.

43
Ölümün iğrençliğini, ancak ölenin sevimliliği giderir.

44
Yaşamak ölüme hazırlanmaktır, insanlığın takdirini kazanacak şekilde Ölmek için, o takdirde layık bir hayat geçirmeli.

45
Ölmek için yaşayanlar olduğu gibi yaşamak için hatta yaşatmak için ölenler de vardır.

46
Kendini adam etmeye çalışmayanlar, başkalarının adamı olmaya mahkumdurlar.

*H.Âli Yücel - Pazartesi konuşmaları - 1998

Bir Önceki Sayfa