DİN KURUMLARININ DÜZENLENMESİ
Halifeliğin kaldırılmasından
sonra, din kurumlarının yeniden düzenlenmesi gerekiyordu. Bunlardan
en önemlisi tekke, zaviye ve türbelerin kapatılmasıdır.
Osmanlı Devleti zamanında ülkede birçok tarikat vardı.
Tarikat, sözlük anlamı olarak; aynı dinin içinde, tasavvufa dayanan
ve bazı ilkelerle birbirinden ayrılan, Allah'a ulaşma arzusuyla
tutulan yol demektir. Tarikat mensupları tekke ve zaviye adı verilen
yerlerde toplanırlardı. Ancak Osmanlı Devleti'nin son zamanlarında
bazı tarikatlar amaçları dışına çıktılar. Halkın dinî duygularını
istismar ederek yenilik hareketlerini engellemeye çalıştılar.
Bu durum, lâik devlet anlayışı ile bağdaşmıyordu.
Mustafa Kemal, Kastamonu'ya yaptığı bir gezide konuyu
dile getirdi: "Efendiler ve ey millet! İyi biliniz ki Türkiye
Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz.
En doğru, en hakîkî tarikat, medeniyet tarikatıdır. Medeniyetin
emir ve istediğini yapmak, insan olmak için kâfidir."
Bundan sonra gerekli çalışmalar yapılarak 30 Kasım
1925'te çıkarılan bir kanunla, tekke, zaviye ve türbeler kapatıldı.
Kanunda ayrıca şeyhlik, dervişlik, müritlik gibi tarikat unvanları
ile bunların özel kıyafetlerinin giyilmesi de yasaklandı. Bu uygulama
lâiklik ilkesine geçiş aşamalarından biridir.

|